önetmenliğini Aleksandr Buravsky'nin yaptığı 2009 yapımı bir savaş filmi Leningrad. 2. Dünya Savaşı'na damgasını vuran Leningrad kuşatması çevresinde gelişen olayları konu alıyor. Tarih filmlerini her zaman seyretmeyi sevdiğim için bu filmden çok şey beklediğimi itiraf edeyim. Sonuç ise tam bir hüsran oldu.




(2. sınıf video oyunlarından çakma film afişi)



Öncelikle onlarca hikayenin bulunduğu bir şehirden bu kadar tırt bir senaryo nasıl çıkarılabilmiş anlamış değilim. Bütün konu 2 kişi , İngiliz asıllı gazeteci Kate Davis ve askeri polis Nina Tsvetkova, üzerinden şekilleniyor. Filmin başında gördüğümüz küçük bir çatışma sahnesi ve "iyi yürekli Alman Pilotu" mesajının verildiği "bombalama sahneleri" dışında herhangi bir savaş sahnesi göremiyorsunuz. Yani film tamamiyle şehrin içinde gerçekleşen sessiz katliama kilitlenmiş durumda.


Peki bunu iyi verebiliyor mu?

Hayır veremiyor, çünkü kurgudaki kopukluklar, bir sahne ile diğer sahne arasında kurulamamış olan bağlantılar ve ana karakterlere eşlik eden yan karaktelerin de en az onlar kadar ilgiyi hak eden yaşamları filmi iyi yapılamamış bir aşureye çevirmiş. Hem Leningrad sanat çevresinden ünlü bir ismi, hem Pravda baş yazarını, babası Devrim sırasında Beyaz Ordu'ya komutanlık yapmış olan bir İngiliz gazeteciyi, 10 yaşında satranç dahisi olan küçük bir çocuğu vs. bir araya koy, hem de buradan bütünsel bir film çıkmasını bekle. Bu mümkün değil. Gerçek olaylara dayanan film, açlık ve onun çevresinde şekillenen olaylardan çok Sovyetler'in takıntıları üzerinden ilerliyor. 1,5 milyon insanın öldüğü söylenen bir şehrin hikayesi böyle mi anlatılmalıydı? Sonu nereye gittiği belli olmayan bazı sahneler, mesela Askeri Polis Nina'nın dudaklarını ruj sürüp başka bir askeri baştan çıkartmaya çalıştığı sahne gibi, sanki film kısaltılmaya çalışılırken koparıp atılmış gibi duruyor.

Peki zorlamalara ne demeli? Hitler'i oynayan kişinin uzun boylu, geniş vücutlu seçilmesi, kötü kullanılmış bilgisayar teknolojileri sayesinde sırıtan uçak bombalamaları, yani neresinden tutsak elimizde kalıyor.



(Geniş Omuzlu, Uzun Boylu Führerimiz)

IMDB'de de "görülmesi gereken harika bir drama" diyen arkadaşlar da başka bir film seyrettiler heralde. En çok üzerinde durdukları konu ise "karakterlerin iyi bir şekilde anlatılması". Evet 5-10 dakikayan pek çok kişinin hayatını özetleyerek koyarsan muhteşem bir karakterleştirme oluyor(!)

Son olarak bu kadar kızdığıma bakmayın. Hiçbir şey vermese bile Rusların çaresiz savunu girişimlerini göstermesi bakımından güzel bir film. En azından Alman otomobilleri için bile seyredilebilir. Umarım Leningrad'ı "provokatif" bir şekilde anlatan başka bir film daha görebiliriz. Bu haliyle klişe ve yetersiz bir film olmaktan kurtulamıyor çünkü.

About this blog

İzleyiciler

Blogger tarafından desteklenmektedir.